Pazarlamada içerik yönetimi bir diğer adıyla içerik pazarlaması son dönemlerde tüm dijital pazarlamacıların gündeminde/en başlarda… Herkes içerik üretme telaşında/yarışında…
Blog postları, sosyal medya, videolar, grafikler, makaleler, fotoğraflar… Dijital dünyanın girdapına kapılmış gidiyoruz. Peki tüm bu yaptıklarımız bir yerlere/birilerine ulaşıyor mu? Onca emeğe değer mi, cevabımız evetse hangilerine değer?

Bu yazımız ölçme/değerlendirme üzerine! Buyrunuz:

Brandpoint içerik pazarlaması performansınızı ölçme işini 3 başlıkta yorumlamış:

1- Birinci Adım “Farkındalık Yaratma”

Diyelim blogunuza bir yazı yazdınız. Yazınız bir farkındalık yarattı mı? Bunu yazınızın kaç defa okunduğu, kaç yorum/beğeni aldığı, sosyal medyada hangi kanallarda kaç defa paylaşıldığı ile ölçebilirsiniz.

Artık pek çok kişi bir ürün veya hizmet almadan önce internette araştırma yapıyor. Gideceğimiz yeri bile önceden araştırıp çıkan sonuçlara göre fikir değiştirebiliyoruz pek çoğumuz… ve maalesef ki pek çok internet kullanıcısı (%75) bir şeyi araştırırken google’ın ikinci sayfasında çıkan sonuçlara bakma zahmetinde bulunmuyor. Durum böyle iken, ne yapıp edip sitenizi/blogunuzu en üst sıralara taşımanız gerekiyor. Bunun için de bolca okutmanız/paylaşmanız…

Sosyal medya içerik paylaşmak ve yaymak için bulunmaz fırsat. Kullanıcıların %68’i bir şey satın almadan önce alacakları ürün hakkında sosyal network’lerde araştırma yapıyorlar.

Blog yazıları, web sitenizde yeni makaleler, basın bültenleri, sosyal medya paylaşımları ile süreklilik içinde üreteceğiniz içerikler karşılıklı etkileşimle sosyal takipçilerinizi, web sitenizin trafiğini ve nihayetinde de arama motorlarındaki sıralamanızı üst sıralara taşıyorsa doğru yoldasınız demektir.

2- İkinci Adım “Değerlendirme/Dikkate Alınma”

Değerlendirmeden kasıt potansiyel tüketicinin/kullanıcının sizin paylaşımlarınızı ne kadar dikkate aldığı/göz önünde bulundurduğu…

Dikkate alınmanız için ilham verici içerik paylaşmanız gerekiyor. Bu tür içeriklerle okunma, paylaşma, yorum yazma vb. oranlarınız arttıkça bu rakamlar sitenize de olumlu yansıyor. Sayfa gösterimleriniz artıyor, ziyaretçilerinizin sitede kalma süresi uzuyor, sitenizde ayrılma süreleri kısalıyor ve sosyal medya rakamlarınız daha iyiye doğru gidiyor. Tüm bunlar oluyorsa paylaşımlarınız değerlendirmeye/dikkate alınıyor demektir/yine doğru yoldasınız! 🙂

3- ve Son Adım “Geri Dönüş Oranlarınız”

Geri dönüşleri ölçmenin en önemli göstergesi satışlardaki artış! Potansiyel müşterileriniz ve satışlarınız ne kadar arttı?

Geri dönüşlerin hangi kanal üzerinden geldiğini ölçün.

Satışlara paralel olarak sosyal medya rakamlarındaki değişikliği takip edin.  Hangi sosyal medya kanalından ne kadar trafik gelmiş? (Facebook, Twitter, Pinterest vb.)

Üye sayınızdaki değişikliği gözleyin. Üyeleriniz ne kadar arttı, ne kadar azaldı?

Bu noktada araştırmada verilen bilgiler enteresan. Sonuçlara göre:

  • Ürün veya hizmetinizi kullanan müşterilerin %39’dan fazlası arama motorlarından size ulaşıyor.
  • Sosyal medya rakamlarınız sanılanın aksine reklamla değil, tamamen organik (kulaktan kulağa) yöntemle büyüyor.
  • B2C firmalarının %77’si Facebook’tan müşteri kazanıyor.
  • B2B firmalarının %41’i Facebook’tan müşteri kazanıyor.

Geri dönüşlerden sonra, kullanıcılar ürününüz/hizmetinizle ilgili deneyimlerini dijital ortamda paylaşıyorlar. Bu aşamada bir nevi markanızın elçiliğini yapıyorlar. Kullanıcılar tarafından üretilmiş içerik sosyal medyada, bloglarda, topluluk sayfalarında paylaşılıyor… Buradan alacağınız linkler site trafiğinize olumlu yansıyor. Kaliteli içerik ürettiğiniz ve doğru ölçümler yaptığınız sürece bu döngü sitenizi üst sıralara taşımak için devam ediyor.

Brandpoint Araştırması - İçerik Pazarlaması Ölçümü

Brandpoint Araştırması – İçerik Pazarlaması Ölçümü