Sosyal Medya Ne Zaman Yolunu Kaybetti?

Sosyal Medya Ne Zaman Yolunu Kaybetti?

Herşeyin hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Sosyal Medya davranışlarının da… Şunun şurasında ne zamandır hayatımızda ki diyeceksiniz.  Evet, haklısınız… Ama olmuş işte, burada da işler/davranışlar değişmiş :).

Sosyal Medya üzerine pek çok yazı yazıldı, DijitalPaNO’da da sosyal medya yazılarına yer verdik. Şunu hep vurgulamakta fayda var sanırım, sosyal medya sürekli kendini güncelleyen/değişken bir alan, adı üstünde sosyal bir yer… Nasıl ki davranışlar, alışkanlıklar değişiyorsa; bu alanda da işler düşündüğümüz şekilde ilerlemiyor çoğu zaman. Bu nedenle burada keskin/net tanımlanmış kurallar yok. Hatta genellikle (ve hala) deneme yanılma yolu ile ilerleniliyor diyebiliriz.

Hal böyle iken “Sosyal Medya’ya gereğinden fazla mı önem veriyoruz?” sorusunu sormak hepimiz için faydalı olabilir sanırım.

Bu iş için oldukça yüksek bütçeler ayıran işletmeler, sadece bu alanda eleman istihdam eden, son birkaç yılda sadece “Sosyal Medya” üzerine uzmanlaşan ajanslarla çalışan işletmeler/markalar… Oldukça hatırı sayılır bir kaynak aktarımı… Peki işler umulduğu gibi gidiyor mu? Dilerseniz şöyle bir geriye bakalım…

Dünden Bugüne Sosyal Medya

Sosyal Medyanın ilk yılları için herkesin daha “masum” olduğu yıllar denilebilir… Sosyal medyanın ilk kullanıcılarından olan pek çok firma/marka yeni bir mecra bulmanın, üstelik de bu mecrada ilklerden olmanın verdiği keyifle paylaşımlarda bulunuyordu… Zaman ve mekanla ilgili kurallar/kısıtlamaların olmadığı bu rahat ortamda, fikirler, tavsiyeler, deneyimler ilk olmanın da heyecanı ile fazlaca paylaşıldı.

Meraklı işletmeler tüketici ile birebir iletişim kuracakları bu alanı yavaş yavaş keşfediyor, bu keşifler sosyal medya kanallarına ayrılan zaman ve bütçeyi giderek arttırıyordu.

Tüketici ile doğrudan kurulacak bu yeni iletişim şekli markalar için bir yeni bir “fırsat” olarak değerlendirildi. “Fırsat” perspektifinden yapılan paylaşımlar, markaların sosyal medyayı yanlış/eksik yorumlamasına neden oldu… Bu yeni iletişim kanalına uygun olabilecek karşılıklı iletişim kurulamadı. Markalar sosyal medyada eski/bildik hatta pek çok mecra için artık demode olmuş jargonlarına, paylaşımlarına, reklamlarına, kampanyalarına devam ettiler… Tüm bunları sonucu olarak da tüketiciler/ potansiyel müşteriler markaları dinlemekten/takip etmekten vaz geçti…

Özetle markalar sosyal medya ile yatıp kalktılar ama onca emek/paradan sonra beklenen sonuç alınamadı.

HubSpot’un Araştırmasından Rakamlar

Yukarıdaki değerlendirme HubSpot’un bir araştırmasının sonucu ulaşılan rakamların yorumları…

Aşağıdaki araştırmada öne çıkan bazı başlıklar ve rakamları bulabilirsiniz.

  • Kullanıcıların %87’si daha önce beğen/like yaptıkları bir markayı zaman içerisinde ya unlike/beğenme yapıyorlar veya markanın postlarını kendi Newsfeed’inden çıkarıyorlar.
  • Kullanıcıların %71’i bir markayı “like” yapmada geçen yıla göre daha seçici davrandıklarını söylüyorlar.
  • Twitter’daki kullanıcıların %41’i bir markayı takip etmeyi bırakıyorlar.

Rakamlardan ve yorumlardan da anlaşılacağı gibi, markaların şu ana kadar kulllandıkları anlatım dilini/mesaj verme kaygısını bırakıp, daha çok dinleyici konumuna geçmesi ve en önemlisi “birebir” iletişimi hedef alması gerekiyor.

Kullanıcıların/tüketicilerin sosyal medyaya daha çok “müşteri hizmetleri” gibi yaklaştığı görülüyor. Kullanıcıların %42’si sosyal medyada bir ürün/hizmet hakkında yaptıkları bir şikayete 1 saat içinde cevap almak istiyor.

2013 ve sonrası için tahminler; potansiyel kullanıcı/müşteri yaratma kampanyalarının 4 dijital kanal yerine sadeleşeceği, 1 veya en fazla 2 kanal üzerinden yürütüleceği yönünde.

Ne Öneriliyor?

Sosyal Medyadan verim almak isteyen markalara en önemli tavsiye sosyal medyayı gereğinden fazla büyütmemeleri, buradan “kar” beklentisine girmemeleri yönünde…

Sosyal medyanın sürekli markanın mesajlarının verildiği, reklamlarının yapıldığı, kampanyalarının tanıtıldığı bir mecra olarak değerlendirilmemesi gerekiyor.

Konunun ileri gelenlerinin tavsiyesi sosyal medya kullanımına adeta küçük bir şehirde küçük bir dükkan işletir gibi yaklaşmanız şeklinde… Bu işi uzun vadeli bir “süreç” olarak ele almanız, bu alanda kısa vadeli “marka” çalışmaları yapmamanız tavsiye ediliyor.

Bireyi dinleyen/anlayan, bireye değer veren, duygulara hitap eden bir iletişim dili/biçimi kurmanız öneriliyor. Bir sosyal medya kullanıcısı olarak ben de böyle bir yaklaşımın daha sürdürülebilir olacağı kanısındayım. Bakalım zaman ne gösterecek?

HubSpot Sosyal Medya Araştırması 2013

HubSpot Sosyal Medya Araştırması 2013